Bu internet servisleri ile başım belada. Yaklaşık 2 aydır aramızda bitmek bilmeyen bir kavga var. Müşteri temsilcilerine de üzülüyorum açıkçası çünkü her arayan kullanıcı onları firma sahibi zannediyor. En son konuşmamda yan koltukta oturan müşteri temsilcisinin şu şekilde bağırdığını duydum “–Küfür etme lan!” 🙂
Ben zaten apolitik, teknolojinin kendi çapında kıvrandığı, popun patladığı, Tansu Çiller’in Başbakan Necmettin Erbakan’ın da yardımcısı bir de üstüne Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanı olduğu bir dönemde ergenliğe adım attım kardeşim… Beynimi daha fazla karıştırmayın derim…
Efendim, ben ilköğretim boyunca kolejdeydim. Evet, kolej bebesiyiz biz… Şımarık, zengin ve züppe… Ne olmuş!
Burak Kut ile Tarkan’ın rakip gösterildiği, Tetris’in yaz eğlencesi olduğu, Erbakan’ın kürsüden “Gulu Gulu dansı bunlar” dediği, 28 Şubat’da Sincan’da tankların yürüdüğü, Süper Baba dizisinde sokakların boşaldığı, her ayın son çarşambası serbest kıyafet ile okula gitmenin bizde yetişkin duygusu yaşattığı dönemler…
Yaşlanıyor musun sayın yazar diyenler olabilir? Yok ya alakası yok. Sadece aklıma şu geldi… Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, muhalefete meydanlarda sövüp duruyordu. Ertesi gün bir baktım ki bu sefer “kadın-erkek” eşitliğinden bahsediyordu. Birden aklıma 90’lar geldi… Bizim kolej İstiklal Caddesi’nde olduğu için genelde Taksim’e doğru “ Gezi Parkı” na yürürdük. Konsolosluğun önünde bir gün oturmuş sohbet ediyorken birisi omzumuza dokundu. “Merhaba gençler” dedi. Bir de baktık ki… İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan… Sonranın Başbakanı… Şimdinin ise Cumhurbaşkanı…
Bu karşılaşmamızdan sonra okuduğu şiirden dolayı hapse girdi. Artık muhtar bile olamaz derken çok ilginçtir ki muhalefet lideri Deniz Baykal’ın sayesinde milletvekili seçildi ve dokunulmazlığı olduğu için özgürlüğüne kavuştu… Ama zaman CHP’yi yine haksız çıkardı çünkü seks kasetleri patladı ve Deniz Baykal muhalefet koltuğundan oldu. Zaten başka türlü de gideceği yoktu. Zamk gibi yapışmıştı o koltuğa…
Sonrasında Gandi Kemal vakası var zaten… O da ayrı bir yazı konusu başlı başına… Emine Ülker Tarhan’ın istifasından sonra iyice bölünen CHP’ye hatırlatmak istediğim çok önemli bir konu var. Seçimlerde oy atamayan bir genel başkanınız var!
En önemlisi parti olarak değil iktidarın karşısında başka bir seçenek olmadığı için insanlar sizi tercih ediyor, bunu bir unutmayın isterseniz! Artık Nişantaşı partisi olmaktan çıkın… Unutmayın ki 90’larda aşağıladığınız, takunyacı dediğiniz bu iktidar; Siz el ense yapıp çalışmıyorken onlar Erbakan’ın öğrencileri olarak gece gündüz çalışıyorlardı… Bugün bu kadar güçlülerse sırf sizin “Dolce Vita” yaşantınız yüzünden
Ben niye 90’ları yazıyorum biliyor musunuz? Özlüyorum… Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı iken nasıl taklidi yapılıyorsa Tayyip Erdoğan’ın da taklidi yapılsın istiyorum. Siyasetteki o mizahı özlüyorum… O zaman da canı acıyan bir ülkeydik ama en azından korkmadan fikrimizi söylerdik. Şimdi biz yazarlar klavyeye dokunmadan önce beş kere düşünüyoruz… Korkudan mı? Hayır, asla değil! Sırf kalemimizin onurunu kaybetmeden özgürce dik durabilmek için! Bunun aksini iddia eden varsa yüzümdeki iplemez gülüş herkesin gelmişini, geçmişini tatmin etmeye yeter!
Kısacası meydanlarda uslubu biraz yumuşatalım… Herkesin artık gülmeye ihtiyacı var… Seneler sonra ben herkese bağıran, çağıran, hırçın bir Cumhurbaşkanı hatırlamak istemiyorum. Şiir seven insanlar duygusaldır ve yıllar önce omzuma dokunup hatırımı soran o adamı görmek istiyorum
İktidar ve muhalefet arasındaki bu durumlar için 90’lardan kalma Grup Vitamin’in bir şarkısı ile açılışı ilk ben yapıyorum. Haydi bakalım! Meydanlar şenlensin o zaman… Oturan bizden değildir
“Gördüm görmez olaydım da
Sevdim sevmez olaydım
Ela gözlü bir yar için
Öldüm ölmez olaydım
Ah olaydım olaydım da
Petekte bal olaydım
Eşek arısı olaydım da
Dillerini sokaydım
Beni otomobillendir diyorsun da
Vites kaç dişli bilmiyorsun
Belki bilmezden geliyorsun da
Söylemiyorsun
Takmışım bir kez ela isterim
Valla inadım inattır benim
Yanlış yapma yavrucuğum
Ela gözlerini oyarım senin
Elalarini elalarini
Allah versin belalarini
Senin derdin dert mi ki A canım
Benim derdim yanımda
Senin epik sorunun var
Benim kepek sorunum
Bir ben değil herkes hasta
Bunu yar kendisi de biliyor
Ela gözlü bir kendisi var gibi
Bir acayip havalara giriyor
Kitap dergi okudukça
Yar giderek feminist oluyor
Eller yârin sarar ben de
Bizimkisi tel sarıyor
Tel sarar kızım tel sarar
Tel bulamazsa kel sarar
Buraya kadarlara bir bakarak
Gene o aynı aptal nakarat
Elalarini elalarini
Allah versin belalarini
Girdi başım belaya da
Söz geçmez gözü elaya
Aklım takılı elaya da
Gidemiyom helâya
Eskiden mendil yeterdi
Silmeye gözlerimin yaşını
Şimdi tuvalet kâğıdına yatırır oldum
Maaşın tamamını………”
Sevgilerimle…