Efendim, “Bizim Ev’in halleri” yazısında babamdan yani Hüso’dan bahsetmiştim. Biz 5 kişilik çılgın bir aileyiz hatta tuhaf desek daha doğru olur. Evi yakıp ana habere çıkan bir babadan ve sinemada filmin sesini kıstıran annem Nuran’dan olan çocuklar sizce ne kadar normal olabilir ki?
Ablam ile aramda tam 15 yaş fark var. Eskiden acayip zorlardı beni bu durum ama şimdi yaş kemale erince aramızdaki yaş farkı kapandı. Hatta çoğu zaman o kardeş ben abla gibi oldum. Müthiş güzel yeşil gözleri olan narin ve naif bir hanım efendi o… Kibarlığı had safhada bir zat-ı muhterem… Ama panik atağı ve hayal dünyası acayip mizahi olaylar yaşamama sebep oluyor
Kendisi bir alışveriş çılgını… Öyle böyle değil ama! Maaşını aldığı an mağazaya gidenlerden. Beni de yanına takar bazen. Çaktırmadan kaybolup bir köşede bir şeyler okurum. Çünkü bir gömlek alacak bütün mağazayı ayağa kaldırır. Deneyimlerim çok sağlam olduğu için artık kendimce yöntemler geliştirdim. Mesela seneler önce bir düğüne gideceğiz. Ben kendime Nişantaşı’ndan bir küpe alacağım o da kıyafetine uygun bir takı alacaktı. İlk mağazada ben beğendim aldım küpemi, çıktım. Berrin ablam yemin ediyorum size ne kadar mağaza varsa gezdi. Ben en sonunda dört yol ağzına oturup eylem yapmak ile tehdit edince acıdı da bana işkence süremi kısalttı. Peki, biz ne yaptık? İlk girdiğimiz mağazaya geri dönüp beğendiği takıyı aldık. Eve geldiğimde ayaklarımı soğuk suda dinlendiriyordum
Geçen gece saat 12 sularında bol kanlı bir vampir filmi olan Blade 2 filmini izliyorum. Tam mutant vampir ağzını açtı ki; telefon ekranımın üst kısmında ablamdan whats app mesajı
“Didem, kahverengi şortun altına Oxford ayakkabı olur mu? Yarın işe giderken giyeceğim de!”
“Abla, çıplak git. Kesin unutulmaz olursun bak!”
“Kes be, salak!”
Zaten kardeşlik denen kavram devamlı didişip kötü günde birbirinden vazgeçememek, kopamamak ve salak kelimesinin türevlerini kullanmaktır. Ben ailenin tekne kazıntısı olduğum için abim ve ablamla acayip uğraşırım. Neşeli ve zir zop bir tip olduğum için de genellikle kızmazlar bana
Ablam iflah olmaz şekilde saf ve yalan söylerken daha beter komik duruma düşen bir insandır. Babam hastanede yatarken güvenlik görevlisi içeri girmemiz için sadece 2 kişiye izin veriyordu.
Annem yani Nuran açtı gözlerini;
“- Hayır canım. Onlar çocukları… Hem kızımın uçağı var. Yarın yurtdışına gidiyor. Babasını görmesi lazım” dedi
Berrin ablam’dan aynen cevap şu;
“ – Ben nereye gidiyorum ki?”
Kahkahata atmamak için bir anda arkamı döndüm. Nedense, Atatürk büstü çok ilginç gelmişti bana!!!
Sizce bu kadar mı ablamın mizahi yönü tabii ki, hayır!! Çünkü o bir panik atak hastası. Sebebi de kocası “Hallederiz Fikret!” Komikler mi, evet! Çünkü Fiko da tam bir hayalperest. Bu yüzden acayip zıt bir çift…
Panik atağından dolayı nerede ne okuduysa veya duyduysa yapıyor. Geçen gün dikildi kafama tutturdu beni U.K denen adama götür
Dedim “-Niye gidiyoruz ki? O adam yazar”
“-Tek seanta panik atağımı çözüyorlarmış”
“-Kaç para dedim?”
“-500 lira yani eski parayla yarım milyar”
“-Ya abla ben bu parayı verince zaten otomatik iyileşirim. Delirtme beni yahu!! O kadar para verilir mi? 2 gün seni Afrika’ya gönderiyim kesin panik atağın geçer bak! Fiko’yu gönderelim istersen? Belki şansımıza aslanlar falan yer!”
“- Hayır, gitcem ben! Cumartesi gününe randevu verdiler. Program yapma. Gidiyoruz”
Velhasıl sabah erkenden düştük yollara. Hem de ne düşmek! Ablam tam 3 saat içerde kaldı. Çıktığında kuş gibiydik! Neden acaba? Yol boyunca çenem durmadı. Kızınca ben daha komik oluyorum. Ablam da halime güldü durdu. Parayı camdan aşağı attık diyorum, yok alışveriş yaparız diyorum yok kuaföre giderdin diyordum. Car car car susmadım
Bir arada ana haber bülteninde bölgesel zayıflama ile ilgili bir haber izlemiş. Vücuda gaz veriyorlar sonra da o kısım zayıflıyor. Tutturdu ki gidelim! Hayır sen yaptırıyorsun da ben niye yaptırıyorum ki?? Ben de bunu çözemiyorum
Gittik biz buraya… Kum gibi insanlar randevu alıyorlar. Adam veriyor gazı kulaktan veya gıdıktan üstüne de dayıyor ekmek yerine fındık ve cevizi! Güya zayıflatıyormuş. Ben ilk seanstan sonra bıraktım gitmedim. Doktorun karısından hoşlanmadım. Ben zaten birine ilk anda kıl kaptıysam kesin onda bir şey vardır. Diyeceksin ki? Sen hiç yanılmaz mısın? Olmaz mı? Genelde hep merhametim ve salaklığımdan kaybederim. Hâlbuki ilk verdiğim notu devam ettirsem hiç sorun yaşamayacağım. Neyse, biz düzenli olarak seansa gidiyoruz. Gazları yiyoruz ama zayıflıyor muyuz? Hayır, tabii ki! Tam tersi şiştikçe şişiyoruz. Neden böyle oluyoruz dedikçe bize diyorlar ki önce şişeceksiniz sonra yağlar parçalanacak. En son kafamın tası attı.
“- Japon balığı gibi olduk be, gerizekalılar” diye çıktım oradan ve ödemi atmak için içtiğimiz sular GAP projesine baraj olarak geri dönecek durumdaydı
Şimdi tutturmuş spora gidelim.
“-Bir yer buldum Didem, fiyatı çok uygunmuş!” diyip duruyor.
En son spor maceramızı hatırlıyorum da. Kibarca beni kovmuşlardı ablam da otomatik olarak bıraktı yogayı. Onu da anlatacağım…
Devamı gelecek…
Sevgilerimle