Bahar geldi sanırım herkeste bir uyuşukluk var. Kafalar dumanlı, ruhlar ise bir garip… Bu kulaklarım neler dinliyor, bir bilseniz…
Sevgili Deniz Seki’nin bende ayrı bir yeri vardır. Her taze albümünde bir şarkısı mutlaka derin izler bırakır iç dünyamda. Bakın bu sefer ne demiş kendisi sözlerinde…
Kalp kırılıp yen içinde kalabilir.
İnsan bu dünyaya zaten misafirdir.
Gelişimiz belli, gidişimiz belli değildir. ”
Mevsimler geçiyor ve ruhlarımız da onunla beraber değişiyor. Önemli olan değişirken ne kadar geliştiğimizdir. “-Neden böyle oldu?” demek yerine insan acılarına sahip çıkarsa var olacaktır. Kişiliğimizi geliştiren mutluluklarımız değildir ki, değil mi? Hanginiz acılarınız yerine mutluluklarını daha çok anımsıyor? Gülümser gibisiniz, görebiliyorum… Bu dünyaya çok da bağlı kalmayalım derim. Gideceğiz zaten elbette… Bir mecliste insanların en mutlu anlarında kahkaha atarken “-Keşke o da olsaydı bak şimdi şöyle derdi” dedirtmek lazım. Ya kalıcı bir eser bırakacaksınız ya da sevgiyi yüreklere ekeceksiniz. Çünkü iyi olan her şey bir gün biter ama o sevgiyi ektiyseniz asla bitmezsiniz. Hıncınızı çıkarmak yerine acılarınızı saygı ile selamlayın derim… Ve inanın artık cennet de cehennem de bu dünyada! İkisi de sizin elinizde… İnsan kabiliyetleri ile var olmuyor. Tamamen seçimlerinizle varsınız. Her şey sizin elinizde… Ya çok sevilirsiniz ya da çok nefret edilirsiniz. Ya başarılı ya da asalak gibi birilerine bağlı olarak yaşarsınız
Hayat 2 bilet sadece biri geliş biri de dönüş… Sen istersen dövüş istersen seviş”
Bencil duygularınıza köleler aramayın. Sevgi her zaman tek taraflıdır. Elmayı seviyorsanız diye elma da sizi sevmek zorunda değil. Kalbiniz kırılmış olabilir veya bir sürü haksızlığa uğramış da olabilirsiniz. Peki, siz ne kadar düzgün kaldınız? Hiç düşündünüz mü? Hiç mi hatalarınız olmadı? İnsan hak ettiğini yaşar bir şekilde… Kötü olan ne varsa içinde bir ders mutlaka vardır. Eğer o dersi alabiliyorsanız zaten adam olursunuz ama alamazsanız hayvan olmanız içten bile değil… Hayat denen yer tımarhane dergâhı zaten. Durakları olmayan bir uçak yolculuğu… Gidişi olan ama dönüşü olmayan… Ve pilot sizsiniz! Ama unutmayın bir gün ummadığınız anda uçak düşer. Siz uçak kazalarından kurtulanı hiç gördünüz mü? Ben görmedim… İnsan ne kadar çok yüksekten düşerse o kadar çok ölür. İnsanların davranışları size yol göstersin. Çünkü herkes konuşuyor. Söylediği ile yaptıkları birbirini tutuyor mu? Ona bakın… Söze değil özde olan doğrudur, her zaman! İsterseniz seversiniz istemezseniz dövüşürsünüz. Dövüş bitip geriye sadece yitirilen gençlik ve giden zaman kalacaktır. Kendinize yalan hayatlar kurup üzerine bir şeyleri inşa ederseniz kaybetmeye mahkûm olacaksınız. Bu yüzden hayatı ne kadar uzun yaşadığınız değil ne kadar kaliteli yaşadığınıza bakılacaktır. Kalite denen şey de sarraflarda satılır her zaman… Dürüst, erdemli, cesur, mert olmanızın dışında en önemlisi kendinizi ne kadar geliştirdiğiniz önemli olacaktır. Kendini geliştirmek de dünyayı takip etmekle başlar, okumakla devam eder ve salon insanı olmakla noktalanır
Aşk çok yüzsüz kaçamıyorum… Hayat senden artık hiç korkmuyorum”
Özgür insan kime denir, biliyor musunuz? Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insana denir. Böyle olan insan da korkusuzdur. Ve isterse düzene rahatça baş kaldırır ve değiştirir. Neye çok bağlanırsanız sınavınız hep oradan gelecektir. Düşmanlarımızda var, dostlarımız da var. Sayıları önemli mi? Bence değil… On tane düşmanınız vardır ama iki tane öyle dostunuz vardır ki; kirpiğinize yaş değse hepsine bedeldir. Kişi değil kişilikler önemli…
Şahsen benim son beş yıldır hiçbir şey umurumda değil. Aşktan da hep bütünleme sınavlarına kaldığımdan ötürü suyu akışına bıraktım. Derin bir inanç dünyasına sahip olduğum için de hiçbir şeyden korkum yok. Ne olacaksa olacak zaten… Aşk da gelirse hoş gelir, gelmezse de kendi bilir. Rüzgâr yüzünüze sert estiği zaman gülümseyebiliyor musunuz, siz ondan haberin verin?!!
Kısacası;
Geldi bahar ayları gevşer gönül yayları
Sevgilerimle