O bir kart finans… O saçlarını otuz bir numara ile boyayan… İzzet Altınmeşe gibi simsiyah kafa ve beni ile dolaşan… O bir ayaklı Viagra… O bir azgın teke… O bir teneşirde paklanan…
Bildiniz!!! 100 puan! Tabii ki yaşlı erkeklerden bahsediyoruz. Lunapark kadar renkli bir o kadar Godfather ciddiyetinde olanlar. Otuz beş yaşında sevgilisi olup yetmiş beş yaşında olanlar.
Laptop’ı almış sahil kenarında hem arkadaşımla sohbet ediyorum hem de yazımı yazıyordum. Bir çift geçti mekânın önünden… Dikkatimi ister istemez çekti çünkü herkesin bir anda o tarafa baktığını fark ettim. Sevgili Gülse Birsel’in senaryosunu yazdığı Yalan Dünya dizisindeki Tülay karakterini düşünün ve şimdi onu kuzgun karası bir saçla düşünün… Yanında da yukarıda tarif ettiğim bir KART FİNANS düşünün… Bütün herkes onlara bakıyordu çünkü Tülay ‘ın üstündeki tayt gündüz feneri gibi parlıyordu. Taytın üstünü kapatan hiçbir şey yok… Arkadan çarpan güneş iki tane simli, siyah ve parlatılmış kavun yürüyor hissini veriyordu insanda. Merdaneli çamaşır makinesi gibi mübarek… Yanlarından geçen iki erkek ve bir kadından oluşan sportif pinponlardan muhteşem yorum geldi
“Yaşlı erkek genç kadını kendisi için değil. Başkaları baksın diye alır”
Amca, sen bunu söylediğinde içindeki organizmalar teker teker bölünerek çoğalmadıysa bizde bir şey bilmiyoruz!
Şimdi bu tarz erkekler gerek basın camiasında olsun gerek bizim İzzet Altınmeşe tarzı halk kısmındakiler olsun bunlardaki özgüveni hangi lastikçi şişiriyorsa tebrik etmek lazım. İlişkilerinde ısrarla aşk olduğunu vurgularlar
Arkadaşım sen bir kart papazsın; evlendiğin kız doğduğunda sen kırk yaşındaydın. Bildiğin sapıksın sen… Senin ilişki dediğine buralarda para-çokomel diyoruz biz. Veriyorsun parayı alıyorsun çokomeli…
Sınırsız kredi kartın, altın varaklı klozetin, yatların, yalıların seni skor yapıyım derken kalp krizinden kurtaramaz, en sonunda muşamba olmuş vücudunla o otuz yaşındaki hatundan boynuzu yiyeceksin… Muşambayı ütülese de açılmaz. Şansın yok parlatacaksın kafandakileri…
Gel bu işten vazgeç. Torunlarını üzme. Sudoku çöz! Yaşlılıkta altına kaçırmayıp totonu tutman için beynin lazım… Bacak aranda taşıdığın yandaşların değil!
Bu kadar yazmışken dedesiyle evlenen hatunu da yazmadan olmaz…
Düşünün… Kocan veya sevgilin babandan büyük… Freddy’nin kâbusu gibi!
Limiti lüx araba alacak kadar geniş olan altın karta sahiptirler. Kartın adı altın olsa da sahibinin gramajı düşüktür. Cumhuriyet altını diye alırsın küçük altın diye bozdurursun!
Hayatları Brezilya dizisi; şoför hizmetçiye, hizmetçi bahçıvana, bahçıvanda evin hanımına, peki Sebastian kim? 🙂
Her şeyleri olan aynı zamanda hiç bir şeyleri olamayanlardır. Sıkıldıklarında arabalarını değiştirirler. Yaptıkları seçim görünürde onları mutlu etse de aslında mutsuzdurlar. Geceleri sevdiği adama sarılmak yerine dolara sarılırlar. Soğuk, ruhsuz bir yaşam…
Fiyat biçilmiş ve satın alınmış kadınlardır onlar. Bir noktadan sonra bazıları uyuşturucu kullanmaya başlar zaten. Çünkü o muşamba olmuş adamı Brad Pitt gibi görmesi için başka şansı yoktur. Kafalar güzel dolarlar daha güzel… Eeee gece güzel de sabahı??
Yapmayın hanımlar, yapmayın. Bu kadar ucuzlaştırmayın hayatınızı. Gidin dedenizin elini öpün. Belki Porsche almaz size ama harçlık verir, gider çokomel alırsınız!! Parka gidin, su doku çözün onunla. Üzmeyin kendinizi, çok paranız olmasa da sizde buruşacaksınız. Şart değil gerdire gerdire totonuzdaki benin ensenize gelmesi
Sonuç, diyoruz?
Onlar ermişler mi muradına bilemeyiz. Kart horoz malı belki züğürdün çenesini yoruyor dersiniz… Onu da bilemem ama zenginin malı bazı kadınların hayatını yorduğu kesin
Sevgimle kalın…