Çocukluğumdan beri yazdığım için çok fazla insan izlerim, okurum ve biriktiririm. Bazıları insanları okuyamadığımı düşünür ama nedense yollar tahminlerimin hep keskin virajlarında biter. Egomun büyüklüğünden değil bu cümlelerim, sadece bu aralar yazılarıma ara vermemenin sebebi GAZETED’nin ve Dizdar Tasarım’ın iş yoğunluğundan dolayı kafamın içinde pireler yorgan yakıyor olması… Yazmadığım zaman ruhum hastalanıyor sanki… Son dönemlerde gereksiz ve saçma sapan o kadar çok olaylara şahit olup, insanları dinledim ki… Bazen dönmemek üzere gitmek istediğim anlar oldu. Sizlere anlatmak istediğim bu dinlediklerim arasında ‘yarım kalan ve imkânsız olan aşklar’

Bu yazı çoğu zaman ‘O KADIN’ diyerek umarsızca ve dinlemeden atıfta bulunulan kadınlar için…

Kimse annesinden günahkâr olarak doğmaz. Hayat şartları ve verilen sözler çoğu zaman mertlik mertebesinin bozulmaması açısından gitmenizi zorlaştırır. Kadınlar aldatır mı? Evet… Hem de nasıl?

Kadın denen karmaşık varlık eğer gerçekten bir erkeği sevmişse başkasına âşık olmadan uzun vadeli aldatmaz. Eğer yorulmuşsa, ilgisiz kaldıysa, beklentileri hep ertelenmişse, erkeğin ona söylediği yalanlardan bıktıysa sadece güzel bir bakışa âşık olup içten içe aldatır.

Peki, ‘aldatmak’ denen fiili olay sadece tenlerin birbiriyle buluşması ile mi olur? Bana sorarsanız ‘Hayır’… Beraber olduğu erkeği, diğer adamı düşünerek öpüyorsa kadın çoktan gitmiştir. Sadece verdiği onlarca sözden birini tutuyordur. Bunu daha ileri boyuta taşıdığı zaman ise fiile döker ve sonunda tenler buluşur. Kadın çok pişman olur aslında ama kalbine söz geçiremez. Bilerek ve kendi canını acıtarak ‘O KADIN’ olmayı kabul eder. Yazının başında da dediğim gibi kimse günahkâr olarak doğmaz.

Bana göre güçlü kadın gitmeyi değil kalmayı becerebilen kadındır. Ve güçlü kadınlar her zaman yüzlerine maske takıp öyle dolaşırlar. Genelde ‘ona bir şey olmaz’ diyen gruba girerler. Hâlbuki dikenli yollarda yürürken ayaklarının parçalandığını ondan başka kimse göremez. Yolun kenarına oturduklarında, yaralarına merhem sürüp tekrar yola düşen kadınlardır onlar… Güçlü kadınlar güçlü severler ama bu duyguların içinde boğulurken fedakârlıkları takdir edilmediği zaman aşk denilen çoraksız toprakların bekçisi gibi olurlar. Biraz yağmur gördükleri zaman iç dünyaları da çamurlaşır. Daha fazla batmamak adına uğraş verdikçe daha fazla batarlar. En sonunda yaşamak adına ya ölür ya da öldürürler. Bu yüzden son ana kadar beklerler ve ben bu tür kadınların gittikleri zaman geri döndüklerini hiç görmedim.

“O KADIN” dediğimiz bu kişiliklere iyi bakın… Onlar ağlarken gülen, gülerken ağlayan kadınlardır

Sevgilerimle,
Didem Dizdar

Not: Yazılarıma hız vereceğim. Az biraz daha sabır