“Vatikan’da öğrenilen sırlar öbür dünyada bile açıklanmaz”

Roma / Vatikan

Roma’nın dar ve ince sokaklarında süren nefes kesici kovalamaca durmak bilmiyordu. Hırsız, seyyar satıcıların bulunduğu tezgâhın üzerinden uçar gibi atlarken polisler spora ara verdikleri için sesli küfür ediyorlardı. Gür bıyığı, güneş gözlüğü, kafasında kasketi ile koşan genç ve atletik hırsız omzunun üzerinden baktığı sırada…

“-Kaçma dur!” diye polisler bağırıyordu.

Gülümsedi ve koşmaya devam etti.

Sokağın köşesinde çalışmakta olan motosikleti gözüne kestirdi. Sahibi kız arkadaşı ile iki adım ileride gülerek sohbet ederken, çevreden gelen çığlıklara aldırmadan atladığı gibi üstüne gaza bastı. Kıza göz kırparak “Ciao, Bella ” dedi.

Son gazla motora hız verirken rüzgâr da saçlarını özgür bırakmak istiyordu. O da kasketini ve bıyığını çıkararak rüzgârın dileğini yerine getirdi.

Çok yakışıklıydı…

Polisleri atlattığından emin olmak için arkasına baktı. Beş blok ötede dar bir sokağa motoru bırakarak hızlı adımlarla lazanya yapan büyük bir restaurantın arka kapısından girdi. Dikkat çekmeden sakin ama hızlı bir şekilde kalabalık mutfaktan geçerek restaurantın içine girdi. Tuvaletlerin olduğu yere doğru yürüdü ve arkasından kapıyı kilitledi… Kapıların altından kimse var mı diye kontrol etti, saniyelerle yarışıyordu.

Boştu…

Sabahın çok erken saatlerinde lavaboların altındaki dolaplara koyduğu torba içindeki peder kıyafetini aldı. Hızlı bir şekilde giyinirken çok eski kâğıdı montunun iç cebine, küçük zarfı da diğer cebine koydu. Dışarı çıktığında başıyla kapıdaki müşteriyi selamladı ve caddeye adımını attı. Büyük televizyon ekranlarının olduğu dükkânın önünden hızlı ama emin adımlarla geçerken gözü canlı yayındaki haberlere takıldı.

“Evet, sayın seyirciler. Çok önemli bir haber için yayınımıza ara vermek zorundayız. Vatikan için ayrı bir önem taşıyan Aziz Petrus Bazilikası’nın arşivlerindeki gizli kasalardan birinde soygun yapıldığı söyleniyor. Edinilen bilgiye göre Kostantinapolis’i fetheden Osmanlı İmparatorluğu’nun padişahı Sultan 2. Mehmet tarafından Papa 5. Nicholas’a özel olarak yazılmış 1 adet ferman ve adı çok gizli tutulan değerli bir parçanın da çalındığı bildirildi.
1 dakika sayın seyirciler…
Şu anda aldığımız habere göre İtalya Başbakanı Matteo Renzi ile Türkiye Başbakanı RTE bizzat telefonda görüştüğü bildirildi. Diplomatik bir krize sebebiyet vermemek adına Vatikan devleti harekete geçmiştir. Kurulan ihbar telefonları şunlardır…”

Genç adam gamzesini ortaya çıkaracak şekilde yandan gülümsedi.
“Stupido” (Aptal) dedi.

Birkaç adım attıktan sonra, kaldırımın kenarında durdu ve hızlıca gözleri taksi aradı. Tam o sırada yanından bir tane geçti. Durdurmak için hızla iki parmağını ağzına götürdü ve var gücüyle ıslık çaldı. Taksi biraz ileride aniden durdu. Çabuk bir şekilde yürüdü ve bindi.

“Ciao, per favore Aeroporto Internazionale di Roma! Rapidamente! ”
( Merhaba, Roma Uluslararası Havalimanı lütfen! Çabuk! )

Taksi şoförü başıyla onayladı ve gaza bastı.

Peder Emilio Rizzo saatine baktı tam 30 dakikası vardı.

Başbakan’ın özel danışmanı Yener Bulut’un uydu telefonuna görüntülü arama geliyordu

–    Evet
–    Efendim, işlem tamam
–    Güzel… C kapısına gideceksin. Sana fotoğrafını yolladığım kişi yani Alessandra seni karşılayacak, oradan VIP’e geçiş yapacaksın. İnince tekrar ara. Kimin karşılayacağını söyleyeceğim.
–    Anlaşıldı efendim.
–    Ha, eğer yakalanırsan ne yapacağını biliyorsun.
–    Biliyorum. Vatan her şeyden önemlidir efendim.
–    Allah (cc) yar ve yardımcın olsun.
–    Hepimizin efendim.

Genç adam telefonu kapattıktan sonra yüzüğünün içinde bulunan zehire uzun uzun bakarken ekrana gelen fotoğraf ile düşüncelerinden sıyrıldı.

Emilio Rizzo, taksiden hızlı bir şekilde indi ve havalimanın içine doğru yürüdü. Güvenlik kapısına geldiğinde Vatikan özel kimliğini ve Papa’nın çapraz anahtar şeklindeki soğuk mührün üzerindeki imzayı gösterdi.

Görevli polisler eliyle buyurun işareti yaptı

Zamanla yarışıyordu…

Dikkat çekmemek için kendinden emin ama hızlı adımlarla yürüyordu. Tavandan sarkan saate baktığında 4 dakikadan az süresi kaldığını fark etti. Tam köşeyi dönmüştü ki arkasından biri bağırdı.

“-Peder !! Peder!!”

Yanağından ince bir ter damlası süzülürken gözlerini yumarak arkasını döndü. Polis memuru koşarak ona geliyordu.

Yakalanmıştı…

Buraya kadar dedi içinden…

“Emilio Rizzo değil mi?”

“Evet, benim ne vardı?”

“Efendim, cüzdanınızı düşürdünüz!”

“Sağol. Baba, oğul ve kutsal ruh seni korusun çocuğum.”

Polis başıyla selam verip uzaklaştı.

Emilio, derin bir nefes alıp terminaldeki kasaların olduğu yere doğru hızla devam etti. Bir sürü küçücük kasaların olduğu bölüme gelmişti.

Saatine baktı “Son 15 saniye” dedi.

Sesli bir şekilde kasaları saymaya başladı

“5, 8, 10, 13!” ve “13.” kasanın önünde durdu ve

Şifreyi girdi. 1 –  4 –  5 – 3

Kasanın içindeki not kâğıdını şaşırmış bir şekilde alırken onun yerine Sultan 2. Mehmet’in fermanını ve küçük zarfı koydu.

Kapağı kapadı ve yeni şifreyi girdi. 1- 0 – 7 – 1 ve hemen uzaklaştı.

İstanbul’a gidecek olan genç adam 13. kasanın önüne geldi ve

Şifreyi girdi: 1071

Kasa açıldı…

Fermanı sol iç cebine diğer küçük zarfı da sağ iç cebine koydu.

Uzun ve dolambaçlı yollardan geçtikten sonra C kapısına geldiği sırada Alessandra’yı gördü.

“ Tanrı, Papa’yı korusun” dedi.

“ Amen” dedi kadın ve VIP kapısına kadar kendisine eşlik etti.

Genç adam tek başına İstanbul’a hareket etmek için özel uçağa bindi ve havalandılar…

Emilio Rizzo, taksiye bindi.

“Piazza San Pietro, 00120 Città del Vaticano”
Taksi şoförü “Ok” diyerek gaza bastı.

Peder, o sırada mektubu açtı

“ Emir,

Bu vatan sana minnettardır. Bir sonraki görevin için haber bekle. Ailen iyi merak etme. En kısa sürede sana ulaşacaklardır. Aynı mail üzerinden görüşmeni yapmaya dikkat et. Kardinal Nicolaus’a selamlarımı ilet, arkasındayız. Rockfeller ve yandaşları ile başımız belada. Pennsylvania’yı bırakmayacaklarını söylüyorlar.
Selam ve dua ile… Allah (cc)’a emanet ol!

RTE”

Peder, Aziz Petrus Meydanı’na geldiğinde parasını ödeyerek taksiden hızlı bir şekilde indi. İlk gördüğü restauranta girdi ve tuvaletlere doğru yürüdü. Kapıyı arkasından kilitledi ve cebinden çıkardığı çakmak ile mektubu yakarak klozetin içine attı.

Sifonu üzerine çekti ve çıktı…

Emilio Rizzo, çevresi duvarlarla süslü Vatikan’ın ana kapısından giriş yaparak kapıdaki İsveçli muhafızlara başıyla selam verdi. İçeride kopan kıyameti hissedebiliyordu.

Peder, Amelius koşarak geldi.

“Nerdesin? Seni aradım her yerde”

“Biraz hava almaya çıkmıştım, ne oldu ki?”

“Haberin yok mu? Felaket… Papa, Kardinal toplantısı yapacak. Türkiye ile ipler kopma noktasına geldi. Vaticano arşivlerinde görülmemiş bir rezalet. Soygun olmuş! Muhafızlar son dakika fark etmişler. Çok kovalamışlar ama ellerinden kaçırmışlar. Çete işi sanırım. Ama kimlikleri tespit edilemiyor. İnsan avı başlattılar resmen. Kardinal Nicolaus, toplantı için seni arıyordu. Paket mi ne varmış? Bir şeyler söylenip duruyordu ama anlamadım”

“Ha evet… Kuru temizlemeye kıyafetini götürmüştüm de o sırada da meydandaki kuşları beslerken vaktin nasıl geçtiğini anlamamışım. Ben şimdi bulurum onu. Görüşürüz” dedi ve odasına gitmek için hızla uzaklaştı.

Odasına tam girmişti ki Kardinal arkası dönük camdan bakıyordu. Kapıyı kilitleyerek arkasından kapadı.

“Hoş geldin oğlum. Tamam mı?”

“Tamam efendim. Şimdi müsadenizle namazımı kılacağım”

Kafasıyla onayladı…

Emilio Rizzo odada bulunan küçük lavaboda abdestini aldı.

Duvarda bulunan Hz.İsa’nın çarmığa gerildiği haçın sağ tarafını aşağı çekerek duvarın açılmasını sağladı. Ayakkabılarını eline alarak küçücük odaya adımını attı. Oda o kadar küçüktü ki sadece 2 kişi sığabilirdi. Yerde üst üste konmuş birkaç seccade, tespihler, rahlenin ortasında kapalı bir şekilde bırakılmış Kuran-ı Kerim, duvara yaslanmış iki rafta ise çeşitli notlar ve ters çevrilmiş bir fotoğraf çerçevesi bulunuyordu…

Peder, boynundaki beyaz kâğıdı çıkardı. Rafların üstünden beyaz takkesini aldı ve kıbleye doğru durdu.

Sessiz ama duyalacak bir şekilde “Allahu Ekber” dedi ve kıyama durdu…

Roma’dan İstanbul’a gelen özel uçak aprondaki yerini almıştı bile… Kapılar açıldığı sırada genç adam merdivenlere tam çıkmıştı ki telefonu çaldı,

– Dinlemedeyim

– Seni karşılayacak olan kişinin adı Fuat. Fotoğrafını yolluyorum birazdan. Otele geç. Orada haber bekle.

– Tamam efendim.

–  Tebrik ederim.

– Sağ olun efendim diyerek telefonu kapattı.

Genç adam kontrollerden geçmek için sıraya girdiğinde telefonuna gelen mesaja baktı ve Fuat’ın suratını hafızasına kazıdı.

Çıkış kapısına yaklaşmıştı. Kontrolün ona geldiği sırada Fuat’ı gördü ve ona doğru yürüdü…

“Papa, nerede?” diye sordu.

“Her yerde!” diye cevap aldı.

Beraber kontrolleri geçerek çıkış kapısına kadar yürüdüler ve genç adam İstanbul’a ayakbastı. Ana kapıdan dışarı çıktığında oteline gitmek üzere taksiye bindi.

Peder Emilio Rizzo, sessiz ama duyulacak bir fısıltı ile,
– Essalamun aleyküm ve Rahmetullah diyerek kafasını önce sağ sonra sol omzuna çevirerek namazını bitirdi. Yerden kalkmadan önce iki elini yüzüne sürdü ve seccadesini katlayarak ait olduğu yere koydu.

Odadan çıkmadan önce ters duran fotoğraf çerçevesini gülümseyerek düzeltti.

Aziz Karadağlı’nın kendinden emin ama derin bakışları Emilio Rizzo’nun gözlerine yansıyordu…

Belli belirsiz bir gülümseme ile duvara asılmış olan Allah (cc) yazılı çerçevenin ucuna dokundu ve taş duvar açıldı.

Sol ayağı ile odaya tekrar adım attığında Kardinal Nicolaus kendisine bakıyordu.

“- Konuşmamız gereken önemli şeyler var!”

Devamı Gelecek…